10.1.12

kadın!

kadın düşmanı değilim kat'iyen. hatta pek çoğunu da oldukça severim. nasıl piyano alelade sayılabilecek bir şarkıya dahil olduğunda onu çok başka boyutlara ulaştırabiliyorsa, nasıl kekik yavan bir makarnayı dünyanın en lezzetli yiyecekleri zümresine sokabiliyorsa kadınlar da çile dolduran hayatlara o kadar umut ve ferahlık getirebilir. üstelik o kadına sahip olmak da gerekmez bu tazelenişi iliklere dek hissetmek için. gülmesi, bazen ağlaması, sigarasını ateşlemesi, birini beklerken sıkılması, soğukta kızarmış burnu dahi insana kendini iyi hissettirebilir. en azından durum bu fikrimce. kadınları yalnızca ''yatak istirahati'' önerilen bir hastalık olarak görmediğimdendir belki.

benim sinirlerimi keman teli gibi geren şey, bu kadınlık olgusunun göze sokulması. internette, medyada, edebiyatta, müzikte kadınlığa samimiyetsizce vurgu yapan ibareler ''aman yea next'' demem için yeterli sebepler. hayır, kendimle çelişmiyorum. demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın, varsın boyun olmasın bir söğütünkü kadar. (hmm, bu değildi sanırım diyeceğim.) demek istediğim, mesela twitter'de çoook var bu kadınlardan. onları okuduğumda kendimi kadınlar hamamında veya östrojen ve mercimek köftesi kokan bir altın günündeymişim gibi hissediyorum. kadın olmanın herkesi ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar iğneleyerek eleştirmek ve kendilerine pay çıkarmak, ''dünya benim iki bacağımın arasından idare ediliyor haaa, evrenin merkezi iki göğsümün arasındaki düzlük ona göre bak'' vesaire. işte bu, tatsız tuzsuz lapadan başka bir şey değildir.
bunu erkekler daha çok yapıyor işin doğrusu. dünyanın sadece kendilerine tahsis edildiğini, bu alanın onların ''er meydanı'' olduğunu ve kadınların bu yiğit pehlivanlara ayran yapmaktan başka bir şeyle yükümlü olmadıklarını zannediyorlar. bu psikoloji bizde sapasağlam duruyor. bir kadın yüksek bir mevkiye geldiğinde kaç erkek ''kesin x'e çaktırmıştır'' diye geçirmiyor içinden veya kaç erkek başarılı bir kadın meslektaşını gördüğünde kıskançlıktan kıvranmıyor? çünkü kadınlara yakıştıramıyoruz başrolü. onlar dekor tasarlayabilirler, oyunculara makyaj yapabilirler, kıyafet dikebilirler; fakat sahneye çıkamazlar. neden? çünkü orası ''er meydanı'' da ondan. yanlış.

in the conclusion, i believe that (bi saniye hatlar karıştı) şunu da ekleyip kıymetli vaktinizi çaldığım için özür dileyerek ayrılacağım huzurunuzdan. (bisss huzurumuz kaçmasın. gerk.) kadınlık da erkeklik de birilerine üstten bakmak için uygun mecralar değil. birilerini hor görmek, birileriyle maytap geçmek, insafsızca eleştirmek, empati kurmak istememek gibi tatsızlık yaratması çokça muhtemel adetleriniz varsa daha farklı sıfatlar kullanarak yapın bunu. kişinin kendi elinde olmayan faktörler sayesinde sahip olduklarıyla birileri üzerinde tahakküm kurmaya çalışması ne kadar da iptidai ve çocukça bir davranıştır, değil mi alyoşa?

"bir bahar akşamı rastladım size
sevinçli bir telaş içindeydiniz
derinden bakınca gözlerinize
neden başınızı öne eğdiniz"

Hiç yorum yok: