15.9.10

bubamara


eskiden cuma gecelerini iple çekerdim. saat 11 buçuğa doğru herkes çekilirdi yatmaya, evin içi sessiz. alırdım battaniyemi, kumandamı, mandalinamı veya giyerdim şortumu, alırdım yanıma bir tabak yeni dünya-mor erik-kiraz... uzanırdım koltuğa. trt 2'de dünya sinemalarından kuşağı olurdu. hafta boyu merak ederdim acaba bir dahakine hangi ülkeden film yayınlayacaklar diye. trt'nin internet sitesinden filan bakmayı akıl ettim sonraları. hollywood sinemasının iticiliği oranında çekici gelirdi non-hollywood yapımı filmler. bir hafta tozlu tahran yollarında, diğer hafta tunus'ta bir köşkte, diğer hafta moskova meydanlarında, ondan sonraki hafta ıssız kırgızistan bozkırlarında, sonraki haftalarda meşhur siyah londra taksilerinde olmak; ya da özetle sinema insana hayatında yaşayamayacağı (ham madden, hem manen) tecrübeleri yaşatan ve eşi olmayan bir şölen ya adeta. şimdilerde trt her konuda sıçtığı için bu keyfim de ortadan kalkmış vaziyette. trt haber olunca kalktı bu kuşak. ya da belki kalkmamıştır. sorun da değil açıkçası. istediğim filmi en fazla iki saat içinde edinebiliyorum ama o hazzı alabildiğim söylenemez.

ben bunu neden anlattım? şunun için anlattım ki... harbi niye anlatmıştım ya. vallahi unuttum. muhtemelen bir filmden bahsedecektim. crna macka beli macor, black cat white cat, kara kedi ak kedi katıksık olarak balkanlar'a aşık olma sebebidir. izleyiniz.