25.7.11

la pilli bebe

bir eylül akşamında rahat koltuğumda kedim berrak ile birlikte otururken gündüz yüzlü kız'ın siyah beyaz fotoğraflarına bakarak beyhude iç çekmelerime fon müziği olsun istediğim grup.

olsun.

23.7.11

misery is a butterfly



hayatında alkolle tek ilgisi, tıraş sonrası yüze sürülen (ve dudaklara temas eden) arko tıraş kolonyası olan bir insanı kulüp rakısı, abbas rakı, burgaz rakı, yeni rakı, tekirdağ içmeye sevk edebilecek tıynette bir şarkı. tırtıllar kelebek oldu.

9.7.11

bir misafirliğe

bir misafirliğe gitsem
bana temiz bir yatak yapsalar
her şeyi, adımı bile unutup
uyusam...

kalktığımda yatağım hala lavanta koksa
kekikli, zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
nerde olduğumu hatırlamasam
hatta adımı bile unutsam...

melih cevdet anday

4.7.11

café



yalnızca neşet ertaş ve astor piazzolla çalan, her yanı juliette binoche fotoğraflarıyla dolu bir kafe/bar açmak gibi hayalim var. aslında o kadar masrafa gerek yok, bu tür bir mekanın var olmasını diliyorum o kadar.

sevmek zamanı



izlememekte ısrar edişimde ne denli haklı olduğumu gördüm bu gece. diş ağrısının vermiş olduğu huzursuzluk türünden bir şeyler hissettim. o adını anmak istemediğim alman kadınla sabunculuğu öğrenmek için yurtdışına giden adamın hikayesindeki tadın bir benzerini aldım. elbette pay çıkardım her şeyde olduğu üzere. en büyük zaafımın her şeyden kendime bir pay çıkarmak olduğunu düşünüyorum; pay çıkarmak ve bunu kendi aleyhime kendi ellerimle kullanmak.

not: ya sevgili blog okuyucusu, şunu söyleyeyim ki ben de çeşitli insanların bloglarını okuyorum ve vıcık vıcık romantizm ve karamsarlık içeren blogları pas geçiyorum bir daha uğramamacasına. o yüzden böyle yalnızca birinci tekil şahsı ilgilendiren şeyler yazmaktan kaçınmak taraftarıyım. zaten kendini bilen kendinibilmez birkaç kişi sebebiyle açılamıyorum geniş geniş. aaa. neyse, neyse. sevmek zamanı'nı izleyin. sürekli yağmur yağıyor. sonunda da kavuşamıyorlar. hmm ama kavuşuyor olabilirler de.

mavi boncuk



2.7.11

mayış



hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

chocolat



ne zaman libertango dinlesem koca bir dilim çikolatalı pasta yemiş gibi hissediyorum kendimi. o yüzden filmi izledikten sonra libertango dinleme ihtiyacı duydum. tanrı'nın yarattığı kullar içinde kadınlığı ve erkekliği temsil etmesi gereken iki kişinin başrolde oluşu, cülyet binoş'un benleri-al yanakları-insanın içini en az melih gökçek kadar ısıtan gülümsemesi, kakaonun binbir forma bürünmüş hali, güzel müzikler, lost'tan alışık olduğumuz sasılık derecesindeki sarışın ablamızın biraz daha gençlik dönemleri, sonra cülyet binoş'un al yanakları... sonrası iyilik güzellik.

bim'e gidip acilen kakao ihtiva eden abur cubur almalıyım.