30.7.14

mütemmim cüz



murat haydar selimoğlu, 1988'den beri ankara üniversitesi hukuk fakültesi'nin önünde simit satarak geçimini sağlıyor. kendisi bu süre içinde fakültenin ayrılmaz bir parçası, adeta "mütemmim cüz"ü olmuş durumda. bu belgesel bulgaristan göçmeni "simitçi murat amca"nın portresini çizmeye çalışıyor. selimoğlu, yıllardır kendisinin "ajan, polis" olduğu yönündeki iddialara da cevap veriyor.

***

murat haydar selimoglu who is a bulgarian immigrant, has been selling bagels in front of ankara university faculty of law since 1988. in the meantime, he has been regarded as an indispensable to the faculty by the students in the campus. this documentary aims to show one day of selimoglu out of 26 years. selimoglu also talks about the urban legend which claims that he is a government agent or secret police.

***

bir ara daha uzun yazayım.

24.4.14

16 mart 2000 real mallorca-galatasaray maçı


tomarza'nın köhne kahvehanelerinden birinde salya sümük içinde izlediğim maç olmuştu. köydeydik. bayramdı sanırım. bizim köyün ahalisi de köye en yakın cine5 yayını olan yerleşim biri tomarza ilçesine gidiyorlardı köyün otobüsü ile. 

futbol hastasıydım ufakken. içim gücüm dünyanın en kral 11'ini, en iyi yedek 11'leri, dünyanın en müthiş stadyumlarını, en güzel takım logolarını çıkarmaktı defterin arkasına. ayrıca elime atlas alıp dünya başkentlerini ve para birimlerini ezberlemek yine aynı şekilde hastalıklı bir hobimdi. madagaskar'ın başkentinin antananarivo olduğunu 9 yaşımdan beri biliyorum yani. 

neyse, biliyorum akşam maç var. amcam, dayım filan ufaktan çıkıyorlar evden, çaktırmadan... ben de içimden umuyorum beni de götürürler diye. götürmediler lan. sonrasında bir salya bir sümük... sonrasında annem elimden tutup köyün otobüsüne yetiştirmişti beni. cebimde de bir dünya bozuk para. sonra gittik kahvehaneye. ama dinmedim. hala sümüğüm akıyor. yayın ücretleri toplanırken cebimdeki parayı amcama vermeye çalışmıştım da "sen dur len" demişti. sonrasında gol üstüne gol. arkadan bir oğlanın "5 dene ataceğaak 5 dene" sözü hala en olmadık zamanlarda, zamansızca aklıma gelir. bazen de 3-0, 4-2 gibi skorlarda kendi kendime söylerim "5 dene ataceğaak 5 dene" diye.

15.4.14

yeşil adidas eşofman altı

geçen ilkokul arkadaşlarımı aradım facebook'ta. soyisimlerini nasıl bu kadar net hatırlayabildiğimi de bilmiyorum. diyeceğim, piyasada ne kadar uzak durmaya çalıştığım adam varsa o şemale dönüşmüş arkadaşlarım.

faruk... "nerd" gibi bir bebeydi. pokemon manyağıydı. koca kafa diye dalga geçerdik. vestel bilgisayarları vardı 2000'lerin başında. yerde kullanırdı bilgisayarı. şimdilerde konser konser gezip ünlülerle fotoğraf çektirme hastalığına yakalanmış.

mustafa... ilk sıra arkadaşım. sarışın ve rizeliydi. başkent üniversitesi'nde okumuş. yeşil eşofman altı + scorocco anahtarı diyeyim sadece.

berrak... ilkokulda sınıfta 14-15 erkek vardı. hepsi de bu kıza aşıktı. bir seferinde "gelin itiraf edelim" demiş ve herkesin ne mal olduğunu anlamıştık. şimdilerde, kendi tercihi elbet, azer bülbülcü olmuş, kollar façalı. halbuki ailesi de düzgün bir aileydi. 

oğuz... gölbaşıspor'da topçu olmuş. belliydi, iyi top oynardı. saç stili olarak ronaldo 7 stilini benimsemiş. kariyerinde bir atılım beklemekte fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla.

yavuz... yav 90'ların sonu 2000'lerin başlarının guiza'sıydı bu bebe ya. bin tane pozisyona girerdi baldan, iyi oynadığından değil, hepsini sikimsonik yerlere atardı. evlenmiş şimdilerde, göbekten kemeri gözükmüyor. ne aceleyse amk.

daha böyle bir dolu arkadaşımı buldum. lan bir tanesi de okusun da iyi yerlere gelsin. halbuki nezih bir semtin çocukları hepsi de... ankara/yenimahalle... kaymakamlığın olduğu mahalle. moruklar parkı vesaire. barbaros ilköğretim okulu. güzeldi be.

ya sen d., sen anca eleştir koduğumun malı.

not: isimler değiştirildi.

25.3.14

on nümere




23 - 39 - 74 benim sayılar. 

22 - 40 - 75 çekilişte çıkan sayılar.

elim ayağım boşaldı.

19.2.14

şap denizi

tarihçi prof. dr. halil inalcık bugün bilkent üniversitesi'nde bir konuşma yaptı. gazi muallim mektebi'nde okurken sınıfa atatürk'ün girdiğini anlatırken çok duygulandı hoca. 1932'de atatürk'ün sınıfa girdiği esnada coğrafya dersinde olduklarını ve orta sıranın en önünde oturan küçük halil'i sınava tuttuğunu anlattı. atatürk, kızıldeniz'i gösterip "burası neresi" dediğinde halil inalcık ilk bahr-ı ahmer demiş. atatürk cevaptan memnun kalmayınca bu sefer de şap denizi demiş. sonra arabistan'ı gösterip "burası nasıl bir yer?" diye sorduğunda ise coğrafya hocasının tasvir ettiği biçimiyle "tepsiye benzer efendim, çevresi dağ, ortası düzlük" demiş. atatürk, sonra yan sınıfa geçmiş, bu sefer de ders tarih imiş. sınıfın halinden bu sefer de hoşnut kalmayan atatürk, tebeşiri alıp dünya haritası çizip türklerin dünyaya nasıl yayıldıklarını anlatmış. 


tabii böyle yazınca hocanın o enfes anlatımı gibi olmadı. burada 52 dakikalık ses kaydı var konuşmanın.

söyleşi sonrası kendisini takip edip fotoğrafını filan çektim. etrafındaki insanlarla yeni baskıya gönderdiği kitap hakkında konuşuyordu. velhasıl, halil inalcık 1916 doğumlu ve hala çalışmaya devam ediyor.